SARIKAMIŞ HAREKÂTI

22 ARALIK 1914 – 15 OCAK 1915

 

Osmanlı Devleti, Almanya ile yapılan anlaşmanın ardından Birinci Dünya Savaşı’na girmek zorunda kalmıştır. Ancak Balkan Savaşı’ndan yeni çıkmış olması ve yeterli hazırlıkları yapma imkânı ve zamanı olmadığından dolayı savaşın ilerleyen dönemlerinde büyük olumsuzluklarla karşı karşıya kalmıştır.

Halk Kültürlerinin Gelecek Kuşaklara Taşınması

Prof. Dr. Erman Artun

 

Türk halk kültürü halkın dil, kültür, duygu, düşünce ve beğenisiyle oluşup yaşatılan, geçmişten günümüze gelmiş, toplum, insan ve doğa gerçeğiyle şekillenmiştir. Kültür mirası, insanlığın ortak mirasıdır. Her millet hatta her uygarlık dil, kültür, tarih mirasıyla dünyada yerini alır. Bireylerin kökleşmesi ve toplumsallaşması, bu mirasın içinde gerçekleşir. Kültür mirasları geçmişin tanıklarıdır, bu yönleriyle geleceğin şekillenmesinde etkendir. Halk kültürü ürünleri halk arasında mayalandığı için, halkın kültür yapısını ve dokusunu ortaya koyar. Halk kültürü toplumsal yaşamda birlikteliği pekiştirici, dayanışmayı arttırıcı özelliklerini sürdürerek bir işlev üstlenir, halkın kendi kültürüyle yabancılaşmasını önler. Halk kültürü ürünlerinin halkın ortak duygu ve düşüncelerini dile getirmeleri bakımından Türk kültürünün korunmasında, yaşatılmasında önemli işlevleri vardır. Halk kültürü, uygarlıkların yaratıcısı olan insanların kimlik ve kişiliğinin temel belirleyicisidir (Günay,1999:24).

Bu sayfa Kategorize edilmemiş bir içerik örneğidir; herhangi bir Bölüme veya Kategoriye bağlı değildir. Sol kolonda yeni bir menü olduğunu göreceksiniz. Bu menüde aynı sayfanın 4 farklı sayfa düzeninde sunumunlarına bağlantıları gösterilir.

  • Bölüm Bloğu
  • Bölüm Tablosu
  • Kategori Bloğu
  • Kategori Tablosu

Örnek Sayfalar Menüsündeki bağlantıları takip ederek, bazı seçenekleri görebilirsiniz.

Bileşenleri ve bağımsız Makaleleri içerir. Bu bağlantılar veya menü öğesi çeşitleri (onlara asıl isimlerini vermek için), Menü Yöneticisi->[menuname]->Menü Öğesi Yöneticisi içinden denetlenir.

Kâşgarlı Mahmud Divanü Lugati’t-Türk’ü Neden ve Nasıl Yazdı?

Kâşgarlı Mahmud, anıtsal eseri Divanü Lugati’t-Türk’ü yazış nedenini ilk sayfadaki Tanrı’ya ve Hz. Muhammed’e övgü bölümünden hemen sonra açıklamaktadır.

 Talih güneşinin Türk burcunda doğduğunu, Tanrı’nın Türk kağanlığını gökyüzünün katmanları arasına yerleştirdiğini, onlara Türk adını ve egemenliği verdiğini yazar. Çağının kağanlarını Tanrı’nın Türkler arasından çıkardığını ve ulusları yönetme dizginlerini Türklere vererek bütün insanlığa egemen kıldığını belirtir. Türkleri doğruluğa yönelten Tanrı’nın, Türklerle birlikte olanları, birlikte çalışanları ve onlara katılanları aziz kıldığını, Türkler sayesinde onları isteklerine eriştirdiğini, yağmacıların kötülüklerinden onları koruduğunu anlatır Kâşgarlı Mahmud…

Türklerin oklarından korunmak için akıl sahibi olanların, Türklere katılması gerektiğini yazan Kâşgarlı Mahmud, en doğrusunun Türklerin gönlünü almak olduğunu, derdini dinletebilmek için onların diliyle konuşmaktan başka çıkar yol bulunmadığını ifade eder.

 Bu görüşlerini kanıtlamak amacıyla Buharalı ve Nişaburlu iki ayrı imamdan işittiği bir hadisi tanık gösterir. Her iki imam da Hz. Muhammed’in kıyamet belirtilerinden, ahir zamandaki azaplardan ve Oğuz Türklerinin ortaya çıkışından söz ederken “Türklerin dilini öğreniniz, çünkü onların egemenliği uzun sürecektir” buyurduğunu Kâşgarlı Mahmud’a anlatmıştır.

 Bu bir sahih hadis ise Türk dilini öğrenmenin Peygamber buyruğu ve dinî bir gereklilik olduğunu yazan Kâşgarlı Mahmud, hadisin sahih olmaması durumunda da aklın Türk dilini öğrenmeyi buyurduğunu söyler.

Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Malazgirt zaferinden hemen sonra İslam dünyasında Türklerin, Türklüğün ve Türk dilinin öneminin daha da arttığı bir dönemde Araplara Türkçeyi öğretmek, Türkçenin Arapça kadar zengin dil olduğunu ortaya koymak amacıyla Divanü Lugati’t-Türk’ü yazmıştır Kâşgarlı Mahmud…

Hazırladığı sözlük ile Türkçenin söz varlığının gücünün ortaya konulmasını sağlayan Kâşgarlı Mahmud, böylece Türkçenin Arapça kadar zengin bir dil olduğunu da göstermiştir. Nitekim Divanü Lugati’t-Türk’ün giriş bölümünde Türk dilinin Arap dili ile birlikte at başı beraber yürüdüklerini ifade eden Kâşgarlı Mahmud, söz varlığı ile birlikte Türk kültürünün ve uygarlığının da zenginliğini gözler önüne sermiştir.

 Eserinin pek çok yerinde Türkleri ve Türklüğü öven Kâşgarlı Mahmud, sözü kendisine getirerek Türklerin en güzel ve en etkili dile sahip bir kişisi olarak en açık anlatan, en akıllı, en iyi eğitimli, en soylu olmakla övünür. Çok iyi kargı kullandığını sözlerine ekleyen Kâşgarlı Mahmud, bu özellikleri sayesinde bütün Türk illerini dolaşıp Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil, Yağma ve Kırgızların dillerini, sözlü edebiyat ürünlerini öğrendiğini belirttikten sonra bütün bu bilgileri kitabında en uygun bir biçimde sıralayarak düzenlediğini anlatır.

Yıllarca birçok güçlüğe göğüs gererek hazırladığını belirttiği Divanü Lugati’t-Türk’te sözleri arayanlar kolayca bulsun diye belirli bir düzene göre sıraladığını da belirten Kâşgarlı, atasözü, deyim ve şiir gibi edebî ürünlerle Türkçenin anlatım derinliğini ortaya çıkardığını söyler. Bunun için eserinin sözlük bölümünde tanımladığı hemen her sözün, içinde geçtiği örnek cümleleri, şiirleri, atasözleri ve deyimleri vermeye özen gösteren Kâşgarlı Mahmud:

Türklerin görgülerini, bilgilerini göstermek için söyledikleri şiirlerden örnekleri kitaba serpiştirdim. Sıkıntılı veya sevinçli günlerde yüksek düşüncelerle söylenmiş olan ve ilk söyleyenden sonra kuşaktan kuşağa aktarılan atasözlerini de kitaba aldım. Böylece kitap en üst düzeyde yetkinliğe ve mükemmel arılığa ulaştı.

 diyerek örnekli bir sözlük yazmasının gerekçelerini de açıklamaktadır. Günümüzden dokuz yüz otuz altı yıl önce yazmaya başladığı Divanü Lugati’t-Türk’te tanımları örneklerle pekiştiren Kâşgarlı Mahmud’un tuttuğu bu yol, çağdaş sözlük biliminde bugün de uygulanan bir yöntemdir. Türk sözlük biliminde açtığı bu çığır, Kâşgarlı Mahmud’a Türk sözlükçülüğünün atası unvanını kazandırmıştır.

Kaynak:tdk

Üç-Oklar

İç Oğuzlar da denilip, sol kolu teşkil ederler.

1. Gök-Alp/Gök Han: Sembolü sungur. Oğulları:

a) Bayundur/Bayındır: “Her zaman nimetle dolu yer” manasındadır. Akkoyunlular sülâlesi, İzmir’den Âzerbaycan’daki Gence’ye kadar Bayındır adlı yerler bu boydan gelir.

b) Beçene/Beçenek/Peçenek: “İyi çalışkan, gayretli” manasındadır. Karadeniz kuzeyi ile Balkan Yarımadasına göçen ve 1071 Malazgirt ile 1176 Miryokefalon Meydan Muhârebelerinde Bizanslılardan ayrılarak Selçuklular safına geçen Peçenekler, Dicle Kürmançlarının iki ana kolundan güneydeki Beçene Kolu, Ankara-Çukurova Halep bölgelerindeki Türkmen oymaklarından Peçenekler bu boydandır.

c) Çavuldur/Çavındır: “Ünlü, şerefli, cavlı” manasındadır. Türkmenistan’da Mangışlak Çavuldurları, Çorum çevresindeki Çavuldur ve Anadolu’daki Çavdar Türkmen oymakları, Erzurum ve çevresindeki Çoğundur adlı köyler bu boyun adından gelmektedir.

d) Çepni: “Düşmanı nerede görse savaşıp hemen çarpan, vuran ve hızlı savaşan” manasındadır. Rize-Sinop arasındaki çok usta demirci Çepniler ve Çebiler, Kırşehir, Manisa-Balıkesir çevresindeki ve Kars ile Van bölgelerinde Türkmen Oymağı Çepniler bulunmaktadır.

2. Dağ-Alp/Dağ Han: Sembolü uçkuş. Oğulları:

a) Salgur/Salur: “Vardığı yerde kılıç ve çomağı ile iş görür” manasındadır. Kars ve Erzurum hâkimi Salur Kazan Han Sülâlesi, Sivas-Kayseri hükümdarı âlim ve şair Kadı Burhâneddin Ahmed ve Devleti, Fars Atabegleri, Salgurlular, Horasan’daki Teke-Yomurt ve Sarık adlı Türkmenlerin çoğu bu boydandır.

b) Eymür/Imır/İmir: “Pekiyi ve zengin” manasındadır. Akkoyunlu, Dulkadirli ve Halep Türkmenleri içindeki Eymürlü/İmirlü oymakları, Çıldır ve Tiflis’teki iyi halıcı ve keçeci Terekeme Oymağı bu boydandır.

c) Ala-Yontlup/Ala-Yundlu: “Alaca atlı, hayvanları iyi” manasındadır. Yonca kelimesi bu boyun hatırasıdır.

d) Yüregir/Üregir: “Daima iyi iş ve düzen kurucu” manasındadır. Orta Toros ve Çukurova Üç-Oklu Türkmenlerinin çoğu, Adana’daki Ramazanoğulları bu boydandır.

3. Deniz Alp/Deniz Han: Sembolü çakır. Oğulları:

a) Iğdır/Yiğdir/İğdir: “Yiğitlik, büyüklük” manasındadır. İçel’in Bozdoğanlı Oymağı, Anadolu’da yüzlerce yer adı bırakan İğdirler, İran’da büyük Kaşkay-Eli içindeki İğdirler ve Iğdır adı, bu boyun hatırasıdır.

b) Beğduz/Bügdüz/Böğdüz: “Herkese tevazu gösterir ve hizmet eder manasındadır. Dicle Kürtleri ilbeği olup, Hazret-i Peygamber’e elçi giden (622-623 yılları arasında Medine’ye varan), Bogduz-Aman Hanedanı temsilcisi ve Kürmanç’ın iki ana kolundan Bokhlular/Botanlar, Yenikent-Yabgularından onuncu yüzyıldaki Şahmelik’in Atabegi Kuzulu, Halep Türkmenlerinden Büğdüzler bu boydandır.

c) Yıva/Iva: “Derecesi hepsinden üstün” manasındadır. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşâh (1072-1092) devrinde Suriye ve Filistin’i feth eden Atsız Beğ, 12. yüzyılda Hemedân batısında Cebel bölgesi hâkimleri Berçemeoğulları, Haçlıları Halep çevresinde yenen Yaruk Beg, Güney-Âzerbaycan’daki Kaçarlu-Yıva Oymağı bu boydandır. Ankara’da çok makbul yuva kavunu bu boyun yerleştiği ve adları ile anılan köylerde yetişir.

d) Kınık: “Her yerde aziz, muhterem” manasındadır. Büyük ve Anadolu Selçuklu devletleri, Orta Toroslardaki Üçoklu Türkmenler, Halep-Ankara ve Aydın’daki Kınık Oymakları bu boydandır.

(Bkz. Oğuz Kağan Destanı)

Boz-Oklar

Dış Oğuzlar da denip, Sağ kolu teşkil ederler.

1. Gün-Alp/Gün-Han: Sembolü şahin. Oğulları:

a) Kayıg/Kayı-Han: “Sağlam, berk” manasındadır. Üç kıta ve yedi denize altı yüz yıldan fazla hâkim olan Osmanlı sülâlesi bu boydandır. Kayı Boyundan Ertuğrul Gazi ve her biri birer müstesna şahsiyete sahip, çoğu dahi, cihangir, kumandan, şair ve sanatkâr olan Osmanlı sultanları, Kayı Han neslinin kıymetini göstermeye kâfidir.

b) Bayat: “Devletli, nimeti bol” manasındadır. Maraş ve çevresine hâkim olan Dulkadiroğulları, İran’da Kaçarlar, Horasan’da Kara Bayatlar, Maku ve Doğubeyazıt hanları, Kerkük Türkmenlerinin çoğu, bu boydandır. Dede Korkut kitabını 1480’de Hicaz’da yazan Tebrizli Hasan ve meşhur şair Fuzuli bu boydandır.

c) Alka-Bölük/Alka-Evli: “Nereye varsa başarı gösterir” manasındadır. Türkiye ve Âzerbaycan’daki Alaca, Alacalılar adı taşıyan yerler bu boyun hatırasıdır.

d) Kara-Bölük/Kara-Evli: “Kara otağlı (çadırlı)” manasındadır. Karalar ve karalı gibi coğrafî yer adları bunlardan kalmadır.

2. Ay-Alp/Ay-Han: Sembolü kartal. Oğulları:

a) Yazgur/Yazır: “Çok ülkeye hâkim” manasındadır. Ab-Yabgu devrindeki Yenibent Yabguları, Batı Türkistan’daki Cend Emirleri, Kara-Daş denilen Horasan Yazırları, Ahıska’dan aşağı Kür boyundaki Azgur-Et (Azgur Yurdu) Kalesi, Kürmanç Kürtlerinin Azan Boyu, Toroslardaki Gündüzoğulları Hanedanı bu boydandır.

b) Tokar/Töker/Döğer: “Dürüp toplar” manasındadır. Yenikentli Vezir Ayıdur, Harput-Diyarbakır-Mardin hâkimleri, Artuklular, Sincar-Siverek, Suruç arasında hâkim eski Caber Beyleri, Memluklar devrinde Halep Döğeriyle Hama Döğerleri, bugünkü Mardin-Urfa arasında yirmi dört oymaklı Kürt Döğerleri, Hazar Denizi doğusundaki Saka Boyu Takharlar; Şavşat’taki Ören kale, To-Kharis ve Malatya’nın Tokharis bucağı, Dağıstan’daki Digor ve Kars ve Arpaçay sağındaki Digor kazası bu boydan hatıradır.

c) Totırka/Dodurga/Dödürge: “Ülke almak ve hanlık yapmak” manasındadır. Sivas doğusundaki Tödürgeler bu boydandır.

d) Yaparlı: “Misk kokulu” manasındadır. Zaza Çarekliler ve misk ticareti yapan Yaparı Oymağı bu boydandır. Yaparı Oymağının Akkoyunlu ve Giraylı camilerinin mihrap duvar harcına bu güzel ıtriyattan kattıklarından hâlâ hoş kokmaktadır. Diyarbakır ve Kırım’da hatıraları vardır.

3. Yıldız-Alp/Yıldız Han: Sembolü tavşancıl. Oğulları:

a) Avşar/Afşar: “Çevik ve vahşî hayvan avına hevesli” manasındadır. Hazistan Beyleri, Konya’daki Karamanoğulları, İran’daki Avşarlı Nâdir Şah ve hanedanı, Ürmiye ve Horasan Afşarları bu boydandır.

b) Kızık: “Yasakta pek ciddi ve kuvvetli” manasındadır. Gaziantep, Halep ve Ankara çevresindeki Kızıklar, Doğu Gürcistan’da ve Şirvan batısındaki ovaya Kızık adını verenler bu boydandır.

c) Beğdili: “Ulular gibi aziz” manasındadır. Harezmşahlar, Bozok/Yozgat-Raka/Halep çevresindeki Beğdililer, Kürmanç Badılları bu boydandır.

d) Karkın/Kargın: “Taşkın ve doyurucu” manasındadır. Akkoyunlu-Dulkadiroğlu ve Halep-Hatay bölgesindeki Kargunlar, Doğu Anadolu ve Âzerbaycan’daki ilkbaharda eriyen karların suları ile kopan sel ve su kabarmasına da Kargın/Korkhun denilmesi bu boyun adındandır.

(Bkz. Oğuz Kağan Destanı)

   

Arama  

   
   
hosting: alemdarhost.com